Sosyal Medya

Makale

‘Yanlış Bağdad, doğru hesabdan döner..’

BaÄŸdad’ ismi, gerçekte arabça bir kelime deÄŸil farsçadır ve ‘baÄŸ-ı dâd’ / adâlet bağçesi’ mânâsına gelir. Dilimizde, ‘Yanlış hesab, BaÄŸdad’dan döner..’ sözü vardır.. Ya, yanlışlık BaÄŸdad’da da oluyorsa o zaman n’apmak gerekir? 

O zaman yapılması gereken, ‘Yanlış BaÄŸdad’ın doÄŸru hesabla düzeltilmesi..’dir.

***

Son iki-üç gündür CumhurbaÅŸkanı ve BaÅŸbakan tarafından dile getirilen görüşler sevindirici.. Valilere talimât verilmiÅŸ.. ‘...Vicdanlar yaralanmayacak ÅŸekilde hareket edilmeli.. Memur atma yarışına girmeyiniz.. Öyle kimseler Fetullahcı diye atılmış ki, yakından tanıyorum, alâkası yok..

Gerekli hassasiyet gösterilsin.. Adâletli davranmak zorundayız..

Atılma ve açığa alınmalarda yanlışlar yapıldıysa, bunların derhal giderilmesi için ÅŸikayetlerin alınacağı, itirazların dinleneceÄŸi bir komisyon kurulacak..’

***

15 Temmuz Darbe Hıyaneti’ Ã¼zerinden 50 gün geçtikten sonra gelen geç bir hassasiyet olsa bile, yine de güzel..

Tamam, en üst makamlardakilerin baÅŸlarını kaşıyacak vakitleri bile yok.. Ancak, onların ‘basın danışmanları’ var, ne iÅŸ yapar, onlar.. Duyurmazlar mı bu vaveylâları, üstlerine.. Keza, özellikle de ‘mazlumiyet’e iddiasına bürünerek yükselen feryadların haklılık ihtimali var mıdır sorusu karşısında kamuoyu bilgilendirilmeli deÄŸil midir? Bu da ‘basın danışmanları’nın iÅŸidir.

Yazılı veya sözlü yayınlarda yer alan iddialara, derhal açıklık kazandırılmalıdır. Yoksa sosyal bünye zehirlenir.

***

Sadece bu sütun ve bu gazetede deÄŸil, genelde Hükûmet’e destek veren yayın organlarında da bu konuda ciddî ikaz ve ihtarlar ilk andan itibaren yükselmeye baÅŸlamış; ‘toplu tasfiyeler’in haksızlıklara ve büyük ferdî, ailevî ve sosyal facialara yol açabileceÄŸi hatırlatılmış ve bu konu, yazı dışında, etkili makamlara da özel mesajlarla iletilmeye çalışılmıştı.

Bu sütunda, 21 Temmuz günü, o korkunç hıyanetin hemen ardından, sıcağı sıcağına bu konuya, belki de ilk dikkati çeken yazılardan yazılardan birisi olarak deÄŸinilmiÅŸ ve ‘Aman dikkat! Zafer sevinci ve adâletsizlik, en zayıf ânımız olur’ baÅŸlıklı yazıda, ‘Bizi bu yara öldürmez, ama adâletsizlik, haksızlık mahveder.’ denilmiÅŸ ve bu gibi hatırlatmalar daha sonra da defalarca tekrarlanmıştı.

Ki, o zaman henüz kamu hizmetinden atılmalar ve açığa alınmaların sayısı 20-30 bin civarındaydı. Åžimdi ise, 100 bine dayanmış bulunuyor.

***

Bu vesileyle, tekrar edelim ki, baÅŸta asker ve polis  vs. gibi, eline devlet tarafından silah verilmiÅŸ olanlar olmak üzere, FETÖ’yle suç ilgileri belirlenen yargıç ve savcıların, ya da, imtihan sorularını çalarak, kamu personeli oldukları belirlenenlerin veya resmen suçlamanın yapıldığı belli bir tarihten itibaren ‘FETÖ’ diye anılan terör örgütüyle ilgilerini sürdürenler hakkında, evet,  kesin tavır takınılmalı; ama, bunlar vicdanları kanatacak boyutlara vardırılmamalıdır. Özellikle zayıf şübhe durum vazifelere kaydırılmaları yolu tercih edilebilirdi, böylesi kitlevî bir uygulama yerine..

***

Bir m.vekili arkadaÅŸ anlattı geçen gün.. Çok yakından tanıdığı bir savcıya, ‘2009 yılında filanın yurtlarında kaldın mı? diye sorulmuÅŸ, açığa alınmasına delil olarak.. KiÅŸilere suçunu söylemek yerine, suçsuzluÄŸunu isbat yükü yüklemek yöntemi, olacak ÅŸey deÄŸil..  

Allah aÅŸkına sadece bu ise, o zaman kim temiz kalabilir ki? Ä°lgili makam, o m.vekiline, ‘kefil olduÄŸuna dair imza atarsan, bunu lisdeden silebiliriz..’  dediÄŸinde, o arkadaÅŸ da kalakalmış.. Çünkü, borçluya kefil olmanın da ötesinde ağır sonuçlar ortaya çıkabilir.

***

Elbette, bir bünyedeki kanserli hücreler kemoterapi veya ışın tedavisi sırasında yok edilirken, çevredeki saÄŸlıklı doku ve hücrelerin de zarar görmesinin kaçınılmazlığı da unutulmamalı.. Ve bu ‘FETÖ’ örgütünün metastas yapmış bir kanser vak’ası gibi, bünyenin her tarafına sızdığı, sıçradığı da açık.. Hattâ, PKK bile, toplumun bütün kesimlerine deÄŸil, hattâ adına hareket ettiÄŸi müslüman kürd halkı içine, ‘FETÖ’ çapında sızamadığı da görülüyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.